İran Persepolis şehrindeki Apadana Sarayı’ndaki 2 bin 600 yıllık taş duvarların üzerine yapılmış seyrek sakal, hafif yuvarlak surat ve çekik gözlü insan figürlerinin Türklere ait olduğu düşünülüyor. Bu figürler Türklerin ilk resimleri olarak değerlendiriliyor.
İran’ın Persepolis şehrindeki Türklerin ilk resimleri
İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Göçebe ve Kurgan Arkeolojisi Uzmanı olan Prof. Dr. Şevket Dönmez, 11 sene, Amasya Oluz Höyük’te süren arkeolojik kazılar sonucunda, 10. ve 11. yüzyıla ait Anadolu’ya gelen öncü Türklerin mezarlarını keşfetti.
Dönmez, bu keşiften sonra araştırmalarını Azerbaycan ve Hazar Denizi’nin doğusundaki topraklarda yoğunlaştırdı. Prof. Dr. Dönmez, İran’ın Persepolis şehir sınırların içinde yer alan taş duvarlardaki insan figürleri arasındaki bazı tiplerin Türklerin tarihteki ilk görüntüleri olabileceğini ifade etti.
Prof. Dr. Şevket Dönmez, kabartmada bulunan Saka elçilerinin hafif çekik gözlü ve Perslerin normal badem gözlerine sahip olmaları nedeniyle figürlerin tarihsel Türk tipine benzediğini düşünüyor.
Perslerin yaşadığı bu bölgede başka ırkların olmamasını göz önünde bulunduran Dönmez’in figürlerden yola çıkarak böyle bir kanıya varmasının sebebi, figürlerin gerek yüz özelliklerinin, gerekse antropolojik özelliklerinin Türklere benzemesidir.
Bundan dolayı kabartma figürlerini Dönmez, doğrudan Türklerle ilişkilendirmiştir. Seyrek sakallı, hafif yuvarlak yüzlü ve çekik gözlü tipteki figürler tarihte bilinen ilk Türk tipini yansıtıyor olabilir.
Türkler Altaylardan değil, Maveraünnehir’den Anadolu’ya gelmiş olabilir
Sakalar, Hazar Denizi’nin doğu bölgesinde varlıklarını sürdürmüş bir ırktır. Araştırmalar sonucunda Sakaların Türklerin ataları olabileceği sonucuna varıldı. Persepolis bölgesinde birçok Türk varlığı bulunuyorken Altaylarda ise aynı zaman diliminde Türklerle ilişkilendirilebilecek bir bulgu bulunmamakta. Bunun için Türklerin Altaylardan yayılmış olduğu tezini bir süre daha tartışılması gerekiyor.
Dönmez’e göre Türkler; Horasan ve Maveraünnehir bölgesinden kök almaktadır. Prof. Dr. Dönmez, İskitlerden sonra o bölgede tarihsel süreç içerisinde Göktürklerin, Uygurların, Oğuzların bu süreci sürdürerek Türk halkının Horasan coğrafyasında özellikle Seyhun, Ceyhun nehirleri arasındaki coğrafyada görülmeye başladığını ve bu bölgede tarihsel kimlik kazandığını ileri sürüyor.