Abraham J. Twerski’nin stres ve ıstakoz hikayesinden yola çıkarak ıstakozlar ile insan davranışları arasındaki farklılıklara değineceğiz. Ve insanoğlunun stres altında ne yaptığından bahsedeceğiz.
Abraham J. Twerski stres, madde bağımlılığı, özgüven gibi çeşitli konularda altmışın üzerinde kitap yazmış olan ABD’li Psikiyatrist bir doktordur.
Istakozlar denizlerde ve okyanuslarda yaşayan en ilginç deniz canlılarından biridir. Uzun süre yaşamlarını devam ettirebilirler. Yaşadıkları süre boyunca büyümeye devam ederek devasa boyutlara ulaşabilirler. Büyüme sürecinde ıstakozlar devamlı olarak vücutlarını yenileyebildikleri için yaşlanma belirtisi de göstermezler.
Istakozların genç ve diri kalmasının sizce sırrı ne olabilir? Botoks ve Lifting olabilir mi?
Yazımıza devam edelim sorunun cevabını bulacaksınız 🙂
Istakozlar kabuklarına sığamaz ve bu onlarda stres oluşturur
Istakozlar yumuşak ve pelte kıvamında vücutları vardır. Kırılması zor ve hiç genişlemeyen kabuklarının içinde bir yaşam sürerler. Peki genişlemeyen, vücuduna bir beden küçük kalan ve kırılması zor olan bu kabuğun içinde nasıl büyürler ve rahat ederler?
Abraham J. Twerski, bu sorunun cevabını stres ve baskı altında kalan insan ruhuna ve bir parça antidepresan ilaçlara inceden dokundurarak verir.
Der ki: “Istakoz büyümeye devam ettiği süre zarfı içinde yaşadığı kabuğu dar gelmeye ve ıstakozu sıkmaya başlıyor. Istakoz bu aşamada kendini yoğun baskı ve stres altında hissediyor ve bir kaya dibine girerek kabuğunu kırmak için yaman bir mücadele veriyor. Epey çabalar sonrasında kabuğunu kırıyor. Yeni büyük kabuğu da bir zaman sonra oluşuyor. Büyümeye ve gelişmeye devam eden ıstakozun yeni kabuğu da bir zaman sonra dar gelmeye ve ıstakozu tekrar strese sokmaya başlıyor. Istakoz aynı şekilde yine bir kaya dibi bularak zor da olsa kabuğunu kırarak içinden çıkıyor ve yeni bir kabuk daha oluşturuyor. Bu ıstakozun yaşamı boyunca devam ediyor.”
Istakoz eğer bir doktora gitseydi bu gelişimi gösteremezdi.
Psikiyatrist Dr. Twerski ıstakoz örneğini şöyle tamamlıyor: “Baskı anları gelişme zamanının geldiğinin sinyalini verir. Istakoz eğer bir doktora gitseydi bu gelişimi gösteremezdi.”
Gelişmiş ülkelerde çağımızın insanı kendini baskı altında hissettiğinde mutluluğu ya kişisel gelişim uzmanlarında ve yaşam koçlarında, NLP seanslarında, melek terapistleri kapılarında ya da antidepresan kapsülleri veya şişelerinde arayarak geçiriyor. Oysa mutluluk belki o kadar uzakta değil.
Gerçek şu ki; Bizler diğer canlılardan farklı olarak duyguları olan, elbette ki ıstakozdan daha fazla acı çeken canlılarız. Çözümü de ıstakozların doğası gereği saklandığı o kayanın dibi gibi bir yerde bulamayacağız. Baskı içindeyken doğru kararlar almak, mücadele etmek, stres ile büyümek, kabuk değiştirmek, yenilenmek kolay değil elbette.
Hz.Mevlana’nın bir umut verici bir sözüyle yazımızı noktalayalım.
“Her şey üzerine gelip, seni dayanamayacağın bir noktaya getirdiğinde, sakın vazgeçme; çünkü orası gidişatın, kaderinin değişeceği yerdir.”