Dünya üzerinde 19 antik kavmin, 7 ana bölgenin, 39 ayrı dilin hem fikir olduğu bir efsanedir Nuh Tufanı. Tarihte hüküm sürmüş neredeyse tüm medeniyetlerde bu büyük felaketin izlerine rastlanır. Bu felaketin farklı kültürlerin bilinç altını etkilediğini, o medeniyetlerin kültürlerine ait efsane ve mitlerdeki metinlerden anlıyoruz.
Nuh Tufanı efsane mi yoksa gerçek mi?
Pek çok yerel efsaneye ve kutsal kitaplara göre Nuh Tufanı; yerel bir kavmi, bir milleti veya tüm insanları cezalandırmak için Tanrı tarafından gönderildiğine inanılan büyük felaket olarak tanımlanmakta. Büyük tufan geçmiş uygarlıklarda farklı isimlerle anılmaktadır.
Bu tür felaketlerin anlatıldığı efsanelerde genellikle yıkılan insanlıktan sonra yeni bir kavim doğar. Tufan olayının farklı türleri olan Gılgamış Destanı, Prometheus Efsanesi ve benzeri diğer diğer hikayelerdeki bu yok oluş, bir son değil, tam tersine yeni bir şeyin başlangıçtır.
Nuh Tufanı niçin meydana gelmiştir?
Tufan, ya insanların kendi sonlarını kendilerinin hazırlamalarını ya da günahlarının sonucu olarak Tanrı(lar) tarafından cezalandırılmalarını temel olan bir olay örgüsüdür.Kutsal kitaplarda;
- Tevrat’a göre yeryüzünde insanın kötülüğü artınca; Tanrı, insanları yok etmeye karar vermiş.
- Kuran’a göre ise sadece Hz. Nuh’un kavminden, inanmayan ve Allah’ın elçisini kabul etmeyenler cezalandırılmıştır.
Nuh mitolojik efsanelerde hangi isimlerle anılmaktadır?
Nuh’un farklı kültürlerdeki adları şunlardır: İbraniler Nóah, Çinliler A-Zie, Hintliler Manu, Sümerler Ziusudra, Babilliler Utnapiştim, Akadalılar Atra-Hais, Yunanlılar Deucalion, Aztekler Tapi, Türkler ise Nama (Yıma) der kendi efsanelerinde.
Nuh Tufanı pek çok kültürün ortak efsanesidir
Sümerlerin Gılgamış Destanı büyük tufanı merkeze koyan bir efsanedir. Antik Mısır kahinleri, Yunan filozofları, İran ve Çin tarihçileri, Hind Brahmanları, Gal, İskandinav, Maya, Aztek ve Kızılderili efsaneleri de büyük felaketten bahseder.
Nuh Tufanı Türklerde “Taşkın” olarak anılır. Tufan ile eskimiş olan her şey sona erer ancak dönülen yer ise başlangıçtır yani “öz”dür. Altay Türklerinin mitolojisinde, Nama’ya (Yıma) tufan olacağını demir boynuzlu kök teke haber vermiştir.
Eski Sümerce metinlerinde yer alan Gılgamış Destanında Utnapiştim (Nuh) tufandan bir gemi yaparak kurtulmaktadır.
Hint mitolojisinde ise bir balık, Kral Manu’ya bir tufanın insanlığı yok edeceğini anlatır. Kral Manu büyük felaketten gemi yaparak kurtulur.
Antik Mısır‘da, Aztekler’de ve İskandinav mitolojisinde de benzer hikayelere rastlanmaktadır.
Nuh Tufanı’nın küresel çapta jeolojik kanıtları var mı?
Tufanın izleri birçok kültürün kaynaklarında ve folklorunda yer almaktadır. Hatta küresel düzeyde, çeşitli jeolojik tabakalarda fosilleri bulunan hayvan türlerinin tufan sonrasında görülmediği gibi iddialar öne sürülmektedir.
Mezopotamya’da ve başka ülkelerde arkeolojik yönden de bazı deliller süren bilim insanları bulunmaktadır. Dokuz Eylül Üniversitesinden Doç. Dr. Doğan Yaşar ve Prof. Dr. Ali Engin Aksu liderliğindeki ekip Karadeniz bölgesinde yapmış oldukları araştırmalarda Buzul Çağı’ndan sonra buzulların erimesi ile birlikte suların yükselip Karadeniz çevresinde etkili olduğunu, bunun küresel çapta tufan olduğuna kanıt olabileceğini ileri sürmüşlerdir.
Günümüzdeki yüksek plato ve dağ oluşumlarında deniz tuzuna rastlanmış olup bazı deniz canlılarının fosilleri de çokça gözlemlenmiştir. A.B.D’de Kaliforniya ve Colorado platosunda, Kuzey Rocky dağlarında, Everest Tepesinde ve Ağrı Dağı’nda pek çok deniz canlısına ait fosil bulunmuştur. Bazı bilim insanları bu verilerden yola çıkarak küresel çapta bir tufan olduğunu iddia etmektedir.
Tüm bunlara rağmen büyük tufanın olduğu jeolojik zaman diliminde, tüm dünyayı aynı anda etkilemiş bir felaketin izlerine dair kesin bir kanıt bulunmamaktadır. Farklı zaman dilimlerinde büyük felaketler meydana gelmiş fakat bunu Nuh Tufanı’yla ilişkilendirebilmek için çok güçlü kanıtlara ihtiyaç vardır.
Peki Nuh Tufanı yerel bir felaket miydi?
Arkeolojik çalışmalar, Sümer ve Akad‘ın korkunç sel felaketlerinden etkilendiğini göstermektedir. Bu çalışmalardan elde edilen kanıtlar Nuh Tufanı’nın yerel bir felaket olduğu fikrini güçlendirmektedir.
1800’lü yılların sonlarında İngiliz arkeolog Sir Leonard Woolley ve Alman arkeolog Erich Schmidit Mezopotamya denilen bölgede yapmış oldukları kazı çalışmalarında derinlerde balçık katmanlarına ulaştılar. Balçık katmanlarının o bölgede büyük bir su baskını ile oluştuğu fikrini öne sürdüler. Ayrıca kazı bölgesinde Sümer krallarına ait mezarlar da bulunmuştur.
Jeolog Prof.Dr. Mümin Köksoy’un “Yerbilimlerinin Katkısıyla Nuh Tufanı ve Sümerlerin Kökeni” kitabında Köksoy bu bölgede büyük bir felaketin olduğunu ve bunu jeolojik verileri kullanarak o coğrafyayla ilgili örnekler sunarak kitabında aktarmıştır. Kitabında bir çok jeoloji uzmanlarının Mezopotamya coğrafyasındaki araştırmalarını da bilgi olarak paylaşmıştır.
Nuh’un Gemisi nerededir?
Nuh’un Gemisinin yeri hakkında yakın zamanlarda teknolojinin de yardımıyla yapılan araştırmalara rağmen kesin bir sonuca maalesef ulaşılamamıştır.
Resmi kayıtlara göre gemi ile ilgili ilk araştırmayı Alman bilim adamı Frederic Parrot yaptı. Kendisi Ağustos 1829 yılında Ağrı Dağı’nın zirvesine ulaşan ilk araştırmacı ünvanına sahip oldu. Parrot, Nuh’un Gemisi’nin Ağrı Dağı’nda bulunduğunu iddia etmiş ekibiyle araştırmasını tamamladıktan sonra gemiyi bulamadığını fakat izlerine rastladığını söylemiştir.
Sonrasındaki yıllarda 1916 senesinde Vladimir Roskovski adlı bir Rus pilot uçağıyla Ağrı Dağı üzerinden geçerken bir gemi kalıntısı gördüğünü ileri sürerek konuyu tekrar dünya gündemine taşımıştır.
Ayrıca Ay’a inen 8. kişi olan James Irwin‘de Nuh’un Gemisini Ağrı dağında arayanlar kervanına katılmıştır. Irwin ve arkadaşları Ağrı Dağı’nda araştırma yapmışlar fakat somut delil bulamamışlardır.
Kutsal Kitaplara göre Nuh’un Gemisi nerededir?
Tevrat, Nuh’un gemisinin Ararat Dağları’nda bulunduğunu anlatır. Ararat, Urartu’dan gelir. Avrupalıların Ararat dedikleri yer ise Ağrı Dağı’dır. Tevrat’a göre Nuh peygamberin gemisinin Ağrı Dağı’nda karaya oturduğuna inanılıyor.
Kur’an geminin Cudi’ye oturduğunu açıkça ifade eder. Ancak bahsi geçen Cudi Türkiye topraklarında bulunan Cudi Dağı değildir. Kur’an’da Cudi ifadesi geçer. Dağ kelimesi yoktur. Tefsirlerin büyük bir kısmı Cudi’nin Musul yakınlarında bir dağ olduğu yönündedir.
Nuh Tufanı küresel mi yoksa yerel bir felaket miydi? Nuh’un Gemisi nasıl bir gemiydi? Nuh Tufanı ne zaman koptu?
Öne sürülen iddialar hakkında detaylı bir yazı hazırlayacağım. Linki buradan paylaşacağım.